28 Eylül 2014 Pazar

İSE


Ovalar, yaylalar sana tapulu
Dersin ki konağım kırk beş kapılı
Övünme boşuna malların malı
Uğruna ölecek yarin yok ise

Atının yelesi rüzgarla eser
Atı değil amma kendisi şişer,
Görmeyip geçenler görerek düşer
İnsanı insanda görmüyor ise

Zaman demez, mekan demez, dil sormaz
Barışa açılan durakta durmaz
İlkbahar içinde Sonbahar bilmez
Uzun ince bir yol duymuyor ise

Altını var sarayı var, yatı var
Bir kenti kuracak de ki katı var
Dünya senin olsa ne kıymetin var
Kuşkusuz yatacak yurdun yok ise

 Karlıdağ’ın taşı, kumu, toprağı
An gelecek yeşerecek yaprağı
Kırılan umudun belki ortağı
Dönüp de bakacak özü var ise




27 Eylül 2014 Cumartesi

İNANÇ


İktidarlar yaman olur
Saplar döner saman olur
Zaman gelir aman olur,
Devran sürmez inan kardeş

Ekmek elle, saman yelle
Yılan çıkar tatlı dille
İçinde ki derdi söyle
Çare vardır inan kardeş

Karanlıklar seni boğar
Işık doğar onu kovar
Umudu bitiren yanar
Umut candır inan kardeş

Gözden göze ışık olur
Gönül durmaz âşık olur
Karmaşık karışık olur
Ruhla beden inan kardeş

Karlıdağ’ın özü, sözü,
 Yokuşun olmaz mı düzü
Çaresiz de gülen yüzü
Yaratmaktır inanç kardeş


12 Eylül 2014 Cuma

12 EYLÜL'Ü ANLAMAK!

12 EYLÜL’Ü ANLAMAK!
Faşist darbenin ilanı sonrası kahvede bir chp üyesi bana “Hocam, seni buraya belediye başkanı olarak görevlendirirler” dediğinde; Atatürk adını kullanmak başka, Atatürk’ü anlamak başka bir şey; bunu 27 Mayıs’la karıştırıyorsun; bu onun tam tersi bir süreç olacak, dediğimde “Bari sen böyle deme” diye sitem etti. Belli bir süre sonra gelerek  “Çok haklıymışsın hocam” demişti.
O dönemde Atatürk heykelleri dikerek, Atatürk adı kullanılarak halka ve ülkeye ihanet derecesinde kötülük yapıldı. Atatürkçülük adına dini siyasette ve ticarette kullanmanın temelleri atıldı. İşkenceler, haksızlıklar, yolsuzluk ve yoksulluk Atatürk adıyla savunuldu. Özellikle akıl ve bilim merkezli eğitimin altı oyuldu. Kitaplar ve düşünceler tutuklandı. Halkın kahramanı, bağımsızlığın ve cumhuriyetin lideri, birlikte yaşamın çimentosu Atatürk ismi bilerek yıpratıldı. Bu gün yaşananlar 12 Eylül’le başlayan bir sürecin sonucudur. Bu süreci tersine çevirmeyi ne yazık ki başaramadık. Yöneticilerin zekâ ve yurtseverlilik dereceleri, örgütlü gücümüz, aydın potansiyelimiz buna yetmedi. İnadına bu süreçte devleti ve partileri öylesine çapsız ve dışarıya bağımlı kişiler yönetti ki 12 Eylül ruhu hep isim ve şekil değiştirerek yaşadı.
Bu gün Kürt halkının %80 i inadına birlikte yaşamak derken; Emperyal motorlu bölücü hareket yol kontrolü yapar, vergi toplar, bayrak indirir, heykel diker, devleti tehdit eder duruma gelmişse; bunu 12 Eylül’den, 12 Eylül’ü Büyük Ortadoğu veya Genişletilmiş Orta doğu projesinden ayrı düşünemeyiz. Bu ne demek “Bizim çocuklar başardı”  diye 12 Eylül müjdesi alan güçler en az 34 yıl önce adı, şekli önemli değil “IŞİD”  projesini o günden başlatmışlar.
IŞİD emperyal bir sopa, ya da maşadır.  Işid diye isimlendirilen terör örgütü ile Irak’ta Maliki, Kuzey Irak’ta Barzani denetlenebilen çizgiye çekilmiştir. Maliki, hükümeti bırakma, Barzani PKK nın kendisinden daha etkili olduğunu kabul etme noktasına çekilmiştir. Böylece Kürtler arasındaki bölünmüşlük ve güç kavgası yerini Ulusal Birlik noktasına yükseltmiştir. Öte taraftan ABD ışit gerekçesiyle Suriye ve Irak’a tekrar sıcak müdahale gerekçesi yaratmıştır. Şimdi Türkiye’ye Işit le savaş diyerek Ülkeyi PKK ile aynı cephede bir savaşın içine, ya da Işit terörünü somut belgelerle besleyip destekleyen olarak; dünyanın nefretini kazanmış bir terörün koruyucusu olarak suçlayıp cezalandırmak noktasında zorlamaktadır. İki ucu boklu bir değnek durumu! Ancak bizi yönetenler uyarılara rağmen bizi bu noktaya bilerek, isteyerek getirdiler.
Büyük Ortadoğu Projesinin son ana hedefi Türkiye’nin Mustafa Kemal imajı ve Ulus Devlet modelini yıkarak; Irak, Suriye, İran’ı da bölen bir Kürt Devleti oluşturmaktı. Irak ve Suriye ayağı silah zoruyla, Türkiye ayağı siyaseten oluştu. Ülkelerin gerçeği göz önüne alındığında dönüş noktası şu anda yok gibi görünüyor. İran şu anda bu noktada değilse bunu çaplı siyasetine borçludur.
Türkiye ayağını özellikle CHP yi katarak siyaseten tamamlamak istiyorlar. Böylece; Kuruluş felsefesi içinde chp ye sahip çıkan yurt severlerin, ülkeyi bölme görevi üstlenmiş partileriyle bağlarını kopararak, onların savurmasını görmektir. İleride; yine sağcı iktidarlara kapıyı açık tutmak artısı içinde olaraktan!
Kendi tabanına demokrasiyi, örgütlü mücadeleyi öngörmeyip, hatta engelleyerek bir hukuki yasaklıdan milletvekili, başbakan ve Cumhurbaşkanı yaratan muhalefet liderlikleri ve kadrolarını tebrik etsek hangi derecede haksızlık etmiş oluruz bilmiyorum.
Kuveyt işgali sonrası ABD nin Bağdat’ı bombaladığı gecenin sabahında İlkokul 4.sınıf öğrencilerine duygularınız yazın dediğimde. “Sabaha kadar uyumadık. Dünya patlıyor gibiydi. Korktum. Savaş çok kötü bir şey. Bu savaş durdurulmalı. Yapacak hiçbir şey yok denildiği anda bile yapılacak bir şey mutlaka vardır, olmalıdır.” Diye sınıfta yazmıştı birkaç öğrencim.