28 Haziran 2014 Cumartesi

TELEFONLAR BİR GÜN SUSAR


Bodrum’da,
Bir çınar ağacıydı O,
Yaşımda, uzağımda;
Yalnızlığımı anladım,
Telefonlar susunca…

İki ayrı kaynaktık
İki ayrı dereye akan
Kesişti yolumuz Isparta’da
Tıpkı giysilerimiz gibi.
Bir olduk, birlik olduk.

Nasıl anlatılır ki;
Günler, aylar, yıllar
Çıkarsız, çırılçıplak
Dostluklar, delilikler?
Nasıl anlatılır ki;
Onca çabayla
Bıraktığın sigaraya
Sen’inle,
Yeniden,
Yeniden başlamak?
Aynı odayı, aynı sofrayı
Aynı duyguyu paylaşmak,
Nasıl anlatılır ki;
Yokluk içinde varlık,
Ya da tersi?
Nasıl anlatılır ki;
Yaşanmışların
Yaşanmamışlığı?
Ya da tersi?





Bak; Ruhi Su
Radyodan
“Eğer bir müminin
Kalbin kırarsan,
Hakka eylediğin
Secde değildir”
Diyor.
Kırmak ne kardeşim,
Yıktın bizi, yıktın.
Ne demek,toprak olmak
Haber vermeden ölmek
Çekip gitmek?
Bu muydu, dostluk,
Bu muydu arkadaşlık,
Yakıştı mı sana!
Şimdi;
Gözlerimde
Akdeniz’in mavisi,
Anılarda İskenderun,
Isparta, Bodrum,
Görmediğim,
Binmediğim teknende
Seninle çıktığım yolculuk.

Sen varken,
Bodrum
Benim sanırdım.
Şimdi sen yoksun ya
Öyle diyorlar ya
Gitsem diyorum,
Gelsem
Şöyle,
1986 Sonbahar’ından
Tepeden, uzaklardan
Bir baksam Torba’ya
 Sorsam seni
Bulutlara, dalgalara,
Yıldızlara,
Sahildeki meyhaneye
Bodrum Kalesi’ne
Cevat Şakir’e
Soramam ki Canana
Doğru mu ölüm,
 Yalan mı ölümsüzlük?

Bir dostun oluyor
Güneş gibi
Yüreğini ısıtan.
Bir dostun oluyor
Üzerine bastığın
Toprak gibi sağlam
Bir dostun oluyor
Gitmesen de, gelmese de
Bir nefes gibi
İçinde.

Sorduğumda:
 “İyiyim,
Otelin verandasında/
Teknede,
Dost sohbetindeyiz.
Problem yok.
Öylesine,
Sesini duymak için
Aradım.”
Derdin.  
Sen çağırdıkça
Gelirim.
Sen de gelle biterdi
Sohbetimiz.
Bilemedim ki,
Söylemedin ki
Telefonlar bir gün susar.



             Ali KARLIDAĞ
            02 Temmuz 2012
Özlemle;
Dostum, kardeşim, arkadaşım
Sevgili Hüseyin ÖZALIN’a


Hiç yorum yok: